28 Ekim 2010 Perşembe

A'dan A'ya

     Arkadaşının sana verdiği zararı ve yıkımı da sevgiyle kucaklamalısın eğer kıymetliyse başlarda verdiği keyif, eğlence ve unutmalar... Ki en ezen ve yıkanlar da, o unutmaların ertesinde ortaya çıkan suçluluk duygusunun kendine olan güvenine ve cesaretine uyguladığı  basıncın neden olduğu çınlamalardır ruhunun hıçkıra hıçkıra ağladığı. Ve başta çocuklar gibi neşeli karnavalın,  bir Stephan King romanına dönüstüğünü arkadaşın gittikten sonra fark edersin...

     Geri dönmek ve düzeltmeye çalışmak faydasız bir uğraş haline dönüştüğünde; her zaman saklandığın yere dönüp, duvardan söktüğün aynaların duvarlarda bıraktığı izlere bakıp bakıp hatırlamaya çalışırsın neler oldugunu dün gece, orda sen ve arkadaşın ve diğerleri ile....

     Sonra yine başa döner işte. Yine o arkadaşınla buluşur, yine ertesi gün saklandığın yere kaçarsın. Bence aramamalısın O'nu, eğer duramıyorsan.... Ama unutmaksa ve yıkmaksa amacın, daha iyi bir yol arkadaşı da bulamazsın: Ya sen, ya O; seni öldürene kadar sürer bu döngü....

     İşte böyle yürür bu gemi. Bir hayatı iki kişi, iki sen, paylaşıyorsa dönüşümlü; bir yanlışlık olmalı, arkadaşınla senin aranda, bir yanlış anlama. Çünkü seni iki vardiyaya ayıran, O'dur; sen ölen karnavalın neşesini gördüğünü sanarken, ucubelerle etrafında dans eden. Ve saklandığın yerde geçer vardiyan, diğer tarafın saklanmanın nedeniyken...

     Arama bence bir daha arkadaşını. Bir hayata, iki sen, fazla...

     Ama yine de sana kalmış; istersen ara....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler